Sivrisinek
Uyuduğum odaya, evin salonuna, sivrisinek girmiş. Beni uyutmamakta kararlı.
Önce onunla barış ilan etmek istemiştim. Aslında uykuya dalmayı denemeden önce onu etrafımda uçarken gördüm. İlişmedim. Ama içten içe beni rahatsız edeceğinin farkındaydım. Yorucu bir gün geçirmiştim. Evi temizledim, en azından bir kısmını. Bir yandan da bana verilen beyaz yaka işlerini halletmeye çalıştım. Hâliyle vücut uyku istiyordu. Ama sivrisinek detayına fazla iyimser yaklaştım sanırım. Gece uyumayıp bunları yazdığıma göre kazanan sivrisinek miydi?
Benim hayatta öyle B planlarım yoktur. Genelde olayların içindeyken pratik düşünmeye çalışırım. Bu olayda da aynısı oldu. Ama oraya henüz gelmeyelim. Önce uyanıp telefonun flaşını açarak sivrisineğin üstüme konmasını bekledim. Bu hiç yaşanmadı dersem yalan olur. Bir kere kulağımın dibinde gördüm onu. Flaş açık sessizce beklemek sıktığı için bana müzik eşlik etsin istedim. Bir yandan Baba Zula’dan Bir Sana Bir de Bana dinleyip bir yandan da onu beklemeye başladım. Baktım iş uzun sürecek gibi, biraz sanatçının başka şarkılarına göz (veya kulak demeliyim sanırım) gezdirmeyi denedim. Bir posta kalkıp sigara içtim. Geri döndüğümde uykuya biraz dalabildim. Fakat yine iyimserdim. Çünkü sabaha kadar deliksiz uyuyacağımı düşünmüştüm bir an.
Olmadı.
Bir süre sonra yine uyanık ve elimde flaşlaydım. Bu sefer beklemeyi biraz daha kısa tuttum. Televizyondan yeni keşfettiğim bir Antik Mısır belgeseli açıp uykuya dalmadan önce, biraz evvel bahsettiğim, spontane B planı aklıma geldi. Evde spreyli bir sinek ilacı vardı. Onu odaya boca ettikten sonra bir süre odaya girmiyorsun. Ama kararlıydım. Odanın hâkimi sinek değil, ben olmalıydım. Uykumun da. Odamdaki yatağın üstü, makineden çıktıktan sonra katlanıp dolaba girmeyi bekleyen kıyafetlerle dolu olduğu için başka yerde uyuma şansım da yoktu.
Televizyondaki belgeseli durdurdum ve odada elimde sprey, terör estirmeye başladım. Odanın pencerelerini kapatmak, spreyi odaya yedirdikten sonra aklıma geldiği için aslında spreyin bayağısını ciğerlerime de doldurmuş oldum. Ama bu eziyeti yeterli görmemiş olacağım ki 15 dakikalık odaya girmeme süresi boyunca balkonda iki sigara daha içtim. Birini tek başına, birini de sade sodayla. Hayatımda ilk defa gecenin üçünde soda içmiş oldum.
Bu sıralar John Berger’in Hoşbeş’ini okuyorum. Onun beni kendi düşüncelerine çekip benim zavallılardan beni uzaklaştırdığı için kitabı çok sevdim. Hazır bu duruma aşinayken bu sivrisinek macerama dair hissettiklerimi de kâğıda dökmek istedim. Hayatın kimseyle bir derdi yok., cümlesini duymuşsunuzdur. Bence benim odadaki, umuyorum ki artık yaşamayan, sivrisineğin de benimle bir derdi yoktu. O, sadece kendi bildiğini yapmaya çalışıyordu. Onunla savaşırken inanın ona kızgın değildim. Zaten ne kadar iyimser olduğumdan bahsetmiştim. Başta kazananın sivrisinek olduğunu düşünüyordum ama ölmeyerek gece boyunca beni rahatsız etmeye devam edecek olsa bile şu an kazanan benmişim gibi hissediyorum. Sayesinde kafamdakileri kucağımdaki defter üzerinde görmüş oldum. Ve bu, iyi hissettirdi.
Şimdi, uyuduğum kimyasal gaz dolu odama geri dönüp, belgeseli tekrar başlatarak uyumaya geri dönmeyi deneyeceğim. Ama onun öncesinde bir sigara daha içeceğim.
Bu arada, bu gece balkonda bir de küçük bir sürüngen gördüm. İsmi Berger olsun. Ya da Bergen. Ne de olsa ikimiz de Türkiye’deyiz ve ben, arabeski çok seviyorum.
03.42
28 Mayıs 2025
Alanya, Türkiye