Bir Şiir, On Fotoğraf

Yaz

İstanbul’ da bazı sokaklar hep denize çıkıyor
Ufuk karşılıyor seni, kucak açıyor
Gözünü kısıyorsun
Yeri geliyor güneşten
Yeri geliyor uzaktaki bir vapur çalıyor dikkatini
Yakalıyor
Herkesin kendine, güneşi de ufuğu da
Akdeniz’se bir cennet, mavisiyle sarısıyla
Meyvesiyle ve gün batımının hasıyla
Sen tasalandıkça daha yumuşak batıyor gün
Her yer daha pembe oluyor
Pespembe
Olduğu gibi ortalığı boyuyor güneş
Pamuk şeker mahlasıyla

Öyle tuzlu ki deniz, buruşuyor tenin tel tel
Buruştukça buruşuyor, kırışıyor
Gökyüzüyle birleşen ağaçlar farklı farklı hikâyeler anlatıyor
Hepsinde kendinden bir anı buluyorsun
Kentlerse antik ama yaşıyor,
Oradaydılar
Ve hâlâ oradalar
Her bir sütun durdukça ayakta, sen de yaşıyorsun yazı
Orada yaşamış olanların kadim hafızasıyla
Hür ve özgür, dalgalar gibi
Tuzlu ve köpüklü Akdeniz dalgaları
Anlıyor derdinden ve iş birliğindeler
Gün batımıyla
Kararlılar, götürecekler senden kederi
Çünkü yazın derdi de bu
Yapmak işini kazasıyla

Kendinle geçirdiğin bir saniye bile kâr aslında
En iyi arkadaşın, dert ortağın
Sen ağlayınca ağlıyor
Gülünce gülüyor ve yaşayınca yaşıyor
İnsan bazı şeyleri
Sonradan daha iyi anlıyor
Ve yazları güneş bir başka güzel batıyor
Seninse izledikçe izleyesin geliyor güneşi
Çünkü güneşin derdi de bu, kaçırmak seni olduğun yerden
Bir saniyeliğine bile büyülensen kâr aslında
Çok kısa süreliğine bile teslim olsan
İyi gelecek sana yaz mevsimleri
Evrenin de rızasıyla

Eylül 2024,
Kerem’e.

Önceki
Önceki

Upperdeck’te Bir Akşam

Sonraki
Sonraki

Sylvia Plath ve Ariel’den Dizeler