Amigdala: Beynimizdeki Kertenkele

Yapmak istediklerimizi bildiğimiz hâlde onlara karşı adım atma konusunda bizi ne durduruyor? Beynimizdeki kertenkele ile tanışma zamanı.

Hassan Ahmed'in fotoğrafı (Behance)

Bazen yapmak istediklerimizi hayata geçirmek gerçekten zor olabilir. Hatta bu “bazen”, bazılarımız için çoğu zaman demek. Peki ama bizi durduran ne? Ne oluyor da ne yapmamız gerektiğini bildiğimiz hâlde harekete geçemiyoruz? Cevap: kertenkele beyin.

Merhaba amigdala

Lizard brain olarak da bilinen kertenkele beyin, aslında zihnimizdeki o temkinli sesi temsil ediyor. Bize sürekli dikkatli olmamızı, konfor alanımızdan çıkmamamızı, fazla atılgan davranmamamızı telkin ediyor. En basit tanımıyla kertenkele beyin, limbik sistemde duyguları işleyen serebral amigdalanın bir metaforu.

Beynin en ilkel bölgesi olarak bilinen amigdala, bir tehlike anında bizi uyaran içgüdülerin kaynadığı bir kazan gibi düşünebilir. Temporal lobda yer alan bu nöron grubu—yani serebral amigdala ya da amigdaloid kompleksi—bilim insanları tarafından “ilkel” olarak tanımlansa da oldukça hayati bir işlevi var. Amigdala sayesinde korkularımızı yönetebiliyor, belirli uyaranlara karşı ya kaçarak ya da savaşarak tepki verebiliyoruz. Eğer bu yapı olmasaydı ya hiçbir şeyden korkmazdık ya da aşırı agresif tepkiler verirdik. Her iki durumda da hayatta kalmak çok daha zor olurdu.

Kertenkele beyin; değişimden, başarıdan ve risk almaktan hoşlanmaz. Çünkü bunların her biri, hayatımıza yön verebilecek güçlü uyaranlardır ve kertenkele beyin, bu tür uyaranlarla karşılaşmak istemez. Konuyla ilgili çalışmalarıyla tanınan yazar Seth Godin de kertenkele beyinden şöyle bahsediyor:

Korkmanızın, icraatınızı geliştirmemenizin ve yapabildiğiniz hâlde bir şeyler üretememenizin nedeni kertenkele beyindir. O, direnişin kaynağıdır.
— Seth Godin

Dost musun, düşman mı?

Hayatta kalmak söz konusu olduğunda amigdala, olayları ve insanları yargılamakta da oldukça başarılıdır. Kertenkele beyin o kadar tetiktedir ki, daha ilk kez gördüğümüz birini ya da karşılaştığımız bir durumu biz farkına bile varmadan yargılamaya başlar. Böylece algılarımızı, çoğu zaman biz fark etmeden, şekillendirir.

Modern yaşama belli bir evrim düzeyiyle uyum sağladığı için amigdalanın bugün tehlike olarak algıladığı uyaranlar geçmiştekilerden oldukça farklı. Eskiden tehlike, genellikle av sırasında ya da gece saldırabilecek yabani hayvanlarla sınırlıyken modern dünyada bu tehditler şekil değiştirdi. Artık amigdala için tehlike; geçmişte bizi korkutan, hayal kırıklığına uğratan ya da travma yaratan olaylardan ibaret.

Diyelim ki daha önce birine hoşlandığınızı söylediniz ama olumsuz bir yanıt aldınız. Tebrikler, amigdalanız bu durumu siz fark etmeden tehlikeli bir deneyim olarak kaydetti bile. Artık benzer bir durumda, yani birine tekrar duygularınızı açmak üzereyken, beyninizdeki sesler o eski travmayı hatırlatacak ve sizi o adımı atmaktan alıkoymaya çalışacak. Ya da bir kalabalıkta bir fikrinizi paylaştınız ve bu fikir, başkaları tarafından kahkahalarla karşılandı. O anda hissettiğiniz utanma duygusu, amigdalada bir iz bıraktı. Bundan sonra benzer bir ortamda fikrinizi dile getirmek istediğinizde amigdala devreye girecek, o utanç anını yeniden canlandıracak ve sizi durdurmaya çalışacak. Büyük ihtimalle de duracaksınız.

Şimdi sıra bizde

Amigdala direnç üretir. Bu direnç, her yeni bir şey yaratmak ya da alışılmışın dışında bir adım atmak istediğimizde zihnin ortaya koyduğu bir tepkidir. Arzuyla aynı güçte olmasına rağmen tam tersi yönde hareket eder. Direnci tamamen ortadan kaldırmak mümkün değil. Ama onunla yaşamayı öğrenmek mümkün.

Kişisel gelişimimizi ve zihinsel özgürlüğümüzü geri kazanmak için yapmamız gereken, tetikte bekleyen kertenkeleyi fark etmek ve çoğu zaman onu görmezden gelmek. “Düşünceler, duyguların nedenidir” denir. Yani bir şeyin bizi sinirlendirdiğini düşündüğümüzde ve buna ikna olduğumuzda gerçekten sinirlenmeye başlarız. Amigdala da tam bu yüzden günlük kararlarımızda bu kadar etkili olabiliyor. Direnci yatıştırmanın en etkili yoluysa düşüncelerimizden tamamen ibaret olmadığımızı fark etmek. Bir olay geçmişte bizi üzmüş ya da öfkelendirmiş olabilir ama bu, onun her seferinde aynı etkiyi yaratacağı anlamına gelmez. Böyle düşünmek, sadece kertenkelenin işine yarar.

Kertenkele beyin, ani kararlar verir ve biz istediklerimize ne kadar yaklaşırsak o da o kadar güçlenir. Ama yargılarımızın farkına varabilirsek amigdaladan gelen baskıyı da o ölçüde azaltabiliriz. Bunun için zihnimizdeki sürüngeni fark etmemiz ve travmalar tetiklendiği anda ona izlendiğini hissettirmemiz gerekir. Evet, bir gün gerçekten onun sayesinde hayatta kalabiliriz. Ama şu an yapmak istediklerimiz, hayallerimiz ve hedeflerimiz için zihnimizin başka bir yanına daha çok ihtiyacımız var.

Kaynaklar

seths.blog/2010/01/quieting-the-lizard-brain/

facilethings.com/blog/es/lizard-brain/

Önceki
Önceki

Laktoz İntoleransı ve Evrimsel Arka Planı

Sonraki
Sonraki

Medusa’nın Hikâyesi